Kaputaş Travel Agency - Belge No: 12802

Cunda Adası Gezilecek Yerler

img
Güncel Makaleler
08 Nisan 2023
1920’li yıllara kadar Rumlara ev sahipliği yapan bu adaya 1924 yılında Girit ve Midilli adalarından gelen Türkler yerleşiyor. Ege bölgesindeki illerimizden Balıkesir iline bağlı olan Ayvalık ilçesinde yer alan, bir tatil cenneti olarak nitelendirilen ‘Alibey Adası’ yani ‘Cunda Adası’, turistler ve yerli halk tarafından çok tercih edilen bir rotadır. Cunda Adası, Ege Denizi’ne ait, en büyük dördüncü ada olarak bilinmektedir. Ayvalık ilçesine uzaklığı 5-6 kilometredir. Ayvalık ilçesine olan bağlantısı iki ayrı köprüyle sağlanmaktadır. İlk köprü Dolap Boğazı mevkiinde 1964 yılında inşa edilmiştir ve Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olmasıyla bilinir ve Cunda Adası’nı, Lale Adalarıyla birleştirir. 

Cunda Adası’nda Rumlardan kalma tarihi izlere, doğal güzellikler, altın kumlu plajlar, renkli ve dar sokakları ve taş evleri eşlik etmektedir. Tüm bu özellikleriyle bu ada çekici bir gezi bölgesi olarak kendini göstermektedir. 

Cunda Adası’na ait Arnavut kaldırımlı sokaklarda oldukça zengin bir restoran kültürü bulunmaktadır. Bu zengin kültür sayesinde çok çeşitli menülere sahip restoranlarda, güzel ve temiz koylara karşı keyifli bir yemek yemeniz, Cunda Adası’nı daha çekici bir hale getirir. Çoğunlukla tercih edilen zeytinyağlı mezeleriyle ünlü balık restoranlar oluyor. Sakızlı kurabiye, sakızlı türk kahvesi ve şerbetli lokma tatlısı bu adadan ayrılmadan önce muhakkak denemeniz gereken tatlardır.

Doğa yürüyüşü ve gezi için en uygun zaman Mayıs, Eylül ve Ekim aylarıdır; deniz mevsimi içinse genellikle Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları tercih edilir.

Cunda Adası'nda Gezilebilecek Tarihi Yerler


- Sevim Ve Necdet Kent Kitaplığı:  Edremitli keşişler tarafından, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra inşa edilmiştir. Süreç içerisinde çok hasar alan bu yapı Rahmi M. Koç Vakfı tarafından restore edilmiştir. Bu tarihi bina karşınıza ‘Agios Yannis Kilisesi’ olarak da çıkabilir. Necdet Kent, II.Dünya Savaşında Marsilya’da görev yapan bir diplomattır ve vefatının ardından oğlu, babasına ait yaklaşık 1300 kitabı bu kitaplığa bağışlamıştır.  Cunda Aşıklar Tepesi üzerinde yer olan bu kitaplığın harika bir Cunda manzarası bulunuyor. Ulaşımınızı arabayla sağlamanız mümkün ve herhangi bir giriş ücreti bulunmuyor.

- Aşıklar Tepesi ve Cunda Yel Değirmeni:  Muhteşem Cunda manzarasının yanında Ayvalık manzarasını da buradan izlemeniz mümkün. Sevim ve Necdet Kütüphanesi ile yan yana bulunan bu tepeye Cunda Yel Değirmeni eşlik ediyor. Cunda Yel Değirmeni, Rahmi Koç tarafından restore edilip 2007 yılında hizmete açılmıştır. Bu değirmen adanın ilk yel değirmenidir.  Yolları sıkıntılı olduğu için Aşıklar Tepesi’ne ulaşımı yürüyerek yapmanızı tavsiye ederiz. 

-Nebiler (Aşıklar) Şelalesi:  Bembeyaz suları ve balıkların yüzdüğü kaya göletiyle ve çevresini süsleyen mağaralar ve çınar ağaçlarıyla doğal görsel güzellik sunuyor. Sahip olduğu huzurlu hava ve sakinlik sayesinde ruhunuzu dinlendirmek için güzel bir tercih olacaktır.

- Panaya Kilisesi: Rum Ortodoks kilisesi olan Panaya Kilisesi, Aşıklar Tepesinin çaprazında yer alıyor. 1944 yılında yaşanan deprem nedeniyle yapı çok zarar görmüş ve yapıya dair çok bir şey kalmamış. Hz. Meryem’in ölümüne atfedilen bu kilisenin inşa tarihi bilinmiyor. Yöreye ait sarımsak taşı olarak adlandırılan kayaçla yapılmış ve örme taş tekniğiyle inşa edilmiştir. 

-Şeytan Softası: Sahip olduğu eşsiz manzarayla, binlerce gezgine ev sahipliği yapıyor. Ayvalık Körfezi’nden, Midilli Adası’na kadar olan koyların hepsini izleme imkanını burada bulabilirsiniz. İlginç kayaları ve volkanik lavlar sonucu oluşan ayak izine benzeyen çukurlarıyla yıllardır birçok efsanenin konusu olmaktadır.

-Rahmi Koç Müzesi: Bu müzeye ev sahipliği yapan ‘Taksiyarhis Kilisesi’, Rum Ortodoks cemaati tarafından 1873’te inşa edilmiştir. Bu kilise Koruyucu Baş Melekler Cebrail ve Mikail’e atfedilmiştir.
2011 yılında Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı’na verilen kilise, restore edilmiş ve müze olarak halkın hizmetine açılmıştır. Kilisenin mimari yapısına eşlik eden müze içeriğinde ki güzel eserlerle kesinlikle gezmeniz gereken bir yer olarak size önerimizdir. 

-Cunda Tarihi Pazar: Cunda’ya ait hediyelik eşyaları satın almanız için önerebileceğimiz dar sokaklı, butik kafelerle dolu olan bir tarihi pazardır. Cunda’nın yerel halk pazarı ise Cumartesi günleri kuruluyor ve bu adaya özgü otlar, peynirler, yöresel ürünler ve hediyelik eşya seçeneklerini sizlere sunuyor. Çoğu gezginin sık tercihi olan ürünler şöyle karşımıza çıkıyor; zeytin, zeytinyağı, damla sakızlı kahve, sakızlı kurabiye, doğa sabun ve lor peynirli kurabiye. Cunda Tarihi Pazar içerisinde yer alan nazar boncuklu yer, turistler ve yerlilerin fotoğraf çekimi için sıkça tercih ettiği bir mekandır.

-Anemlemmatik Güneş Saati: Cunda sahilinde yer alan bu güneş saatinin nasıl okunacağına dair bit tabelası bulunuyor ve ayların yazılı olduğu levha üzerinde durarak o anki gölgenizden saati anlayabiliyorsunuz. Ahmet Erol Keskin’in vefatı sonrasında kendisine atfedilmiştir.

-Küçükköy (Yeniçarohori): Rumlar ve Türklerin beraber yaşadığı bu köyün, Arnavut kaldırımlı sokakları, muhteşem mimariye sahip evler ve çınar ağaçlarıyla bambaşka bir havaya sahip oluyor. Ayvalık’a ait bu köy, restore edildikten sonra tarihi konaklarıyla hizmet vermeye ve sanat galerileriyle kültür turları yapmaya başlamıştır. Merkeze 14 kilometre uzaklıkta olan bu köye ulaşım için araç kullanmanızı öneririz. 

-Cunda Taş Kahve: Sarımsak taşıyla inşa edilen bu mimari yapı, merkezde bulunan 150 yıllık Türk kahvesinin tarihini yansıtıyor. Giritli Hüseyin Bey’le başlayan tarihi hikayesiyle günümüzde dededen toruna miras şeklinde işletiliyor. Damla sakızlı kahveyi kesinlikle denemenizi öneririz. Bu yapı içerisinde taşla kahve öğütülüyor ve bu nedenle mekan sürekli kahve kokuyor.

-Cunda Despot Evi: Diğer adıyla ‘Papaz Evi’ olarak bilinen bu yapı, hem mimarisiyle hem de mükemmel manzarasıyla göz kamaştırıyor. Günümüzde otel olarak kullanılan bu yapı, 160 yıllık bir geçmişe sahip. Yunanistan’ın bağımsızlığını kazandığı gün Rum halkının verdiği bağışlarla 1862 yılında Despot tarafından inşa ediliyor. Despot’un vefatından sonra çokça yağmalanan bu yapı, zamanında Osmanlı Devleti’nin Hükümet Binası olmuş ardından Kurtuluş Savaşı sonrasında öksüzler yurdu ve ilkokulu olarak kullanılmış. 2019 yılında restore edilmesinin ardından otel olarak kullanılmaya başlanmıştır.

-Çamlı Manastırı: Cunda merkeze 3-4 kilometre uzaklıkta bulunan bu manastır, yaklaşık 250 yıllık tarihe sahip. Çok harap olmuş durumda bulunduğu için 2005 yılında arkeolojik sit alanı ilan edilse de birçok kaçak kazı yapılması nedeniyle Çamlı Manastırı’nda görülecek çok bir şey kalmamış durumda.

-Ayışığı Manastırı: Kesin olmamakla beraber 1700’lü yıllarda inşa edilen bu manastır, zaman zaman bekar kızların manastırı, eğitim kurumu ve mesire yeri, Ayvalıklı Rumların dilek kapısı olarak kullanılmış. Katerinli Fahrettin Bey’e ailt olan bu arazi vefatından sonra satılmış ve 2012 yılında restore edilerek hizmete geri açılmış. Sarımsak taşından inşa edilen bu manastır hem dini amaçlı hem de tarımsal/hayvansal amaçlarda kullanılmıştır. Bu manastırın ziyaret saati bulunduğu için gitmeden önce dikkate almanız gerekmektedir.


Denize Girilebilecek Plaj İsimleri


-ÇatalTepe Plajı: Adanın kuzeyinde yer alan bu plaj, Cunda merkeze 3 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Denizi sakin ve dalgasız olan bu plaj, önce taşlık olsa da geneli kumluk olan bir denize sahip ve deniz hemen derinleşmiyor. 

-Ortunç Koyu: Deniz altı yaşamın çok zengin olması ve denizinin temizliğiyle bulunan bu koyda, otel ve plajların yanında kamp alanları da yer alıyor. Denizi sığ ve taşlık, suyu temiz olsa da soğuk olduğu için Çataltepe Plajı kadar çok tercih edilmiyor. Ayrıca burada yer alan Seyir Terası’da büyüleyici manzarasıyla çoğu gezgine ev sahipliği yapıyor.

-Sarımsaklı Plajı: Türkiye’nin en uzun plajlarından biri olan bu plaj yaklaşık 7 kilometre uzunluğundadır. Bedavut Plajı ile yan yana bulunan bu plaj merkeze 17 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Bu plajdaki kumların şifalı olduğu düşüncesiyle de çok ziyaretçisi bulunuyor. Hem deniz için hem de akşam yürüyüşü ve güneşin batışını izlemek için tercih edebileceğiniz bir plaj önerisi olarak sunuyoruz.

-Sobe Plajı:  Çocuğu olmayan aileler için uygun bir işletme olan bu plaj, eski bir Rum köyünde yer alıyor. Deniz oldukça temiz, suyu sıcak fakat çok taşlı ve sığ. Cunda merkeze 10 km uzaklıkta yer alıyor.

-Bedavut Plajı: Midilli Adası’nın hemen karşısında bulunan, incecik kuma sahip ve tertemiz deniziyle çok tercih edilen bir plajdır. Plajın arkasında yer alan çam ağaçlarının altında piknik yaparak tatilinize farklı bir an katabilirsiniz. 

-Patriçya Burnu (Koyu): Kamp yapmak için sıkça tercih edilen bu koy, çok sessiz ve sakin, dinlenmek için çok güzel bir yer. Cunda merkeze biraz uzak olan bu koyun yolu çok sıkıntılı olduğu için özel araca ihtiyaç duyabilirsiniz.

-Kleopatra Plajı: Altın kumlu plaja ve tertemiz suya sahip olmasıyla çok tercih edilen plajlardan biridir. Merkeze 6 kilometre uzaklıkta olan bu plaj, çevresinde bulunan ilginç kaya oluşumları nedeniyle, kendisini diğer plajlardan ayırmayı beceriyor. Suyunun temizliği nedeniyle çoğunlukla su altı dalışı için tercih ediliyor ve eşsiz bir su altı dünyasıyla tanışmanıza olanak sağlıyor.

-Maden Adası: Adada eski zamanlarda aktif olan, genellikle kurşun madeni çıkartılan madenler yer alıyor. Bu adada ‘Pordoselene Uygarlığı’nın kalıntılarını görmek mümkün. Bu uygarlıktan kalan Pordoselene Kulesinin, Midilli Adası ve Edremit Körfezini gözetlemek için inşa edildiği düşünülüyor. Adaya ait deniz biraz taşlık olsa da sahil kumdan oluşuyor.

-Duba Plajı: Belediyeye ait olan bu plaja ulaşım oldukça kolay. Küçük bir kumsalı olan bu plajın denizi ilk başlarında taşlı olmasına rağmen ilerledikçe kum oluyor. Çok kalabalık olan plaja herhangi bir giriş ücreti ödemenize gerek yok.

-Altınkum Plajı: Tertemiz sahili, denizinin temiz suyu ve altın rengi kumlarıyla oldukça dikkat çeken bir plaj olarak karşımıza çıkıyor. Sığ ve dalgasız suyu sayesinde genellikle çocuklu ailelerin tercihi oluyor. 

-Midilli Adası: Feribot veya tekne ile ulaşım sağlanan bu ada, unutulmaz bir günübirlik gezi için tavsiye edebileceğimiz bir rota. Roma döneminden kalan kaleler ve antik tiyatrolarıyla gezinizi kültürel bir noktaya taşımanız mümkün oluyor. Ayrıca bu adada yer alan ‘Midilli Arkeoloji Müzesi’ sayesinde binlerce yıllık hazine ve kalıntıları incelemeniz mümkün oluyor. 

-Güvercin Adası: Her saat başında düzenlenen tekne gezileriyle tatilinize farklı bir renk katacağınız bir plaj. Gün batımında sunduğu eşsiz manzaranın yanında ‘Aya Yorgi Manastırı’ harabelerini de gezmenizi öneririz. Su altı dünyasının zenginliği sayesinde dalış turları için çokça tercih edilmektedir.

Son Yazılar

Whatsapp Destek